Nasıl olmuşsa olmuş, Hoca odundan gelirken bir tavşan yakalamış. Tavşanı torbaya koyduğu gibi ağzını bağlamış. Eve getirdikten sonra çarşıya çıkıp eşine dostuna:
– Akşam misafirim olun, demiş, size çok tuhaf bir şey göstereceğim.
Hoca çarşıda dolaşa dursun, Hoca’nın hatuncuğu bu torbada ne ola ki diye torbanın ağzını açınca; tavşan artık kapıdan mı çıkmış, pencereden mi atlamış bilinmez, sırra kadem basmış. Kadın da, Hoca ne der, korkusuyla torbaya arpa ölçeğini koyup ağzını bağlamış; eski yerine bırakmış.
Akşam, o çok tuhaf şeyi görmek isteyen Akşehirliler merakla Hoca’nın evine toplanmışlar. Hoca herkesin gözü önünde torbanın ağzını çözüp ters çevirince, arpa ölçeği teker meker ortaya yuvarlanmış.
Hoca hiç bozuntuya vermeden:
– İşte, demiş, bunun on dolusu bir kile eder!