Bir gün, Akşehir’e üç papaz gelmiş. Hoca da kadı olarak onlara misafirperverliğimizi göstermek istemiş. Yemekler yenilmiş, kahveler içilmiş. Papazlar, akılları sıra Hoca’yı imtihan etmeye başlamışlar. En yaşlı olanı sormuş:
– Dünyanın, ortası neresidir?
– Eşeğimin, demiş Hoca, ön sağ ayağının bastığı yerdir!
Papaz hınzır hınzır gülerek:
– Nereden anladın, deyince, Hoca kendinden emin:
İnanmıyorsan ölç, diye, karşılık vermiş.
Hoca’nın aklına hayran olan yaşlı papaz, sözü gencine bırakmış. Genç papaz, Hoca’ya sormuş:
– Gökyüzünde kaç yıldız var?
Hoca gayet sakin:
– Eşeğimin sırtındaki tüy kadar!
Papaz, olmaz öyle şey diyecek olmuş. Hoca:
– İnanmazsan otur say, demiş.
Hikâye bu ya, o papaz da çekilmiş aradan. Aklında tüyler ve yıldızlar uçuşadursun, sözü üçüncü papaz almış:
– Söyle bakalım Hoca, sakalımda kaç kıl var?
Hoca, içinden papazın sakalına dair ne düşündü bilinmez ama; cevabı vermekte gecikmemiş:
– Eşeğimin kuyruğundaki kadar!
– Nereden biliyorsun Hoca, diyecek olmuş üçüncüsü.
Hoca gülümseyerek:
– İnanmıyorsan, demiş, bir senin sakalından, bir onun kuyruğundan çekelim. Eksik fazla çıkarsa bu kavuk sizin olsun!
Hoca, papazlan şehir dışına kadar uğurlamış.