Hikâye bu ya, Hoca’nın kadılığında iki adam kulak davası için Hoca’nın huzuruna gelmiş. Adamlardan birinin kulağı ısırılmış ama kimin ısırdığı belli değil. Birisi diğerinin kulağını ısırdığını, hakkını alması gerektiğini iddia ediyormuş. Diğeri ise:
– Hayır, Hocam, diyormuş, o kendi kulağını ısırdı.
Diğeri ise isyan ediyormuş:
– İnsan kendi kulağını nasıl ısırsın?
Nasreddin Hoca, kimin kulağını kimin ısırdığına karar vermek için davayı ertesi güne ertelemiş. Eve gittiğinde gündüzki kulak davası hatırına gelmiş. Bir eliyle kulağını tutup ısırmaya çalışmış. Yok bu kulağı yok öbür kulağı derken dengesini kaybedip yuvarlanmış. Ertesi gün kaşı gözü kan revan içinde mahkemeye gelmiş. Herifler geldiğinde kulağı ısınlmış olana:
– Evladım demiş, boşuna uğraşma, insan bırak kendi kulağını ısırmayı, kafasını bile yer!