Akşehir’in beyleri Hoca’yı yemeğe davet etmişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, bir koşu evine giderek, sandıktaki işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin bile demeyenler, önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca’yı, yere göğe sığdıramayıp başköşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca’nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu sofrada sallamaya, bir taraftan da “Ye kürküm ye, ye kürküm ye!” demeye başlamış.
– İlahi Hoca, demişler, kürkün yemek yediğini kim görmüş?
Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş:
– Kürksüz adamdan sayılmadık… İtibarı o gördü, yemeği de o yesin.
Çok güzel bayıldım.
nomuş herkes bayılır
Çok güzel bir fıkra (aslında iyi denemez)
ayn katılıyom sana
Güzel site
Kötü
Sen kötü beyenmessen beyenme
Bence gayet güzel bazı saf olanlar anlayamayabilir……..
MesEla sen
bu gün patolon yokdsiyelbisegiydi,m oyüzdenbirsaygı bir hürmetsormayınyanine kibuelbise ya ye kürkümyededimbendenasreti,n hocamgibi
artıkhep böyleyimdeamabunlarınyaoptığışeye terbiyesizliktiryani.alttarafıelbiseya nesivarkibunun.
Türkçe mi bu yazı
bu fıkra böyle değil ki amaböyle yorumlanması güzel olmuş
Ye kürküm yeh
Benim yarim inci takar gerdana gerdana oy gerdana gerdana