Hoca, Timur’a hediye etmek için bahçesindeki ağaçtan, en güzel ayvaları bir sepete koyup düşmüş yola. Hoca’yı üstünde bayramlık kıyafeti, kolunda sepetle görenler, merakla sormuşlar:
– Hayırdır, Hoca, nereye gidiyorsun?
Hoca böbürlene böbürlene cevaplamış:
– Hünkâr’a hediye götürüyorum. Bakın mübarekler ay parçası gibi.
Muzibin birisi:
– Aman Hocam sen ne yapıyorsun, demiş, Timur’a hiç ayva götürülür mü? Her şeyden nem kapan bir adam. Al Hünkâr’ım, ayvayı ye mi diyeceksin?
Hoca’nın canı sıkılmış, hak vermiş. Peki, demiş:
– Ne götüreyim o zaman?
Timur’un aşçısını tanıyan birisi:
– İncir götür, demiş.
Hoca sepetteki ayvaları sokaktakilere dağıtıp incir almış, Timur’un huzuruna çıkmış:
– Akşehir’in en güzel incirlerini getirdim, sıhhatinize iyi gelir, deyince, Aksak Timur Hazretleri:
– Getir bakalım şu sepeti önüme koy, geç karşıma dikil demiş.
Hoca, memnun karşısına dikilince Timur, incirleri Hoca’ nın kafasına kafasına fırlatmaya başlamış. Bir yandan da bağırıyormuş:
– Hiç kimse sana incirden nefret ettiğimi söylemedi mi?
İncirler kafasına geldikçe Hoca da:
– Çok şükür Allah’ım!
deyip duruyormuş. Timur şaşırmış:
– Adama bak, demiş, üzüleceğine şükrediyor!
Hoca şükretmeye devam ederek söylenmiş:
– Ya ayva getirseydim!