Hoca bir iş icabı Konya’ya gitmiş. İşi orada kalsın; şadırvanda abdest alırken olacak, kesesini düşürmüş. Meteliksiz kalmış. Konya’nın havasından mıdır, nedir açlıktan başı dönmeye başlamış. Ayakları Hoca’yı bir fırının önüne götürmüş.
Bir müddet ekmekleri seyrettikten sonra içeri girip fırıncıya:
– Arkadaş, demiş, senin mi bu fırın?
– Benim, demiş, fırıncı…
Ekmek mi yapıyorsun?
– Gördüğün gibi, evet.
– Şimdi, bu finn dolusu ekmeğin hepsi senin mi yani?
– Evet, benim… Ne oldu?
– Yahu, ne diye yemiyorsun?